Tirreno-Adriatico Etap 2: Şapkadan Kanguru Çıktı!


2013 bisiklet sezonu içinde dramaya bundan daha müsait kaç etap, kaç gün daha yaşayabiliriz, inanın bilmiyorum. Yayını izlemek için ekranın başına geçebildiğimde peloton etabın ortasına gelmiş, iki düşük seviye tırmanışı arkasına atmıştı. Bitişe yetmiş kilometre kala ileride Euskaltel-Euskadi'den Bravo'yla birlikte Continental'in umut vaat eden takımı Netapp-Endura'dan Benedetti ve takımının ülkesinde sürpriz kovalayan Hulsmans umutsuzca kaçmaya çalışıyordu. Fakat en önemlisi, inanılmaz bir nemin eşlik ettiği çiğ damlaları gibi bisikletçilerin kasklarından kamera lenslerine, yol asfaltından Caner Eler'in akıcı anlatımına kadar yarışın her yerine yapışmış bir yağmur vardı. Sezon boyu birbirini yiyecek sprintçiler Greipel, Sagan ve Cavendish'in ilk düellosu heyecan açısından Toscana kıyılarını kesmemiş olacaktı ki bir de bu hava menüye eklenmişti.

Kilometre sayacı altmışı gösterdiğinde Hulsmans, yarışın sonu için önünde duran on iki kilometre uzunluğundaki beş turluk dümdüz parkurun kendisi için pek bir avantaj olmayacağını öngörmüş olacak ki bir atak daha yapıp süre kazanmaya çalıştı, Benedetti'nin eşlik ettiği bu son hamle ancak otuz kilometre daha pelotondan kaçmalarını sağlayabildi. Otuz kilometre ve parkurun bitimine aşağı yukarı iki buçuk tur kala sprint liderlerinin tempo istediği peloton ikiliyi yakalayıp işi tamamen takım trenlerinin ve liderlerin maharetine bıraktı.


Son otuzdan önceki bitişin diğer yarısıyla alakalı ilginç denebilecek birkaç not var. İlki, pelotonun üstündeki ölü toprağı. Sezon başı olmasıyla, yağmurlu ve boğucu hava şartlarıyla alakalı olduğu söylenebilir. Ama dümdüz parkurda bir ara o kadar tembel gözüktüler ki takımına mı, pelotona mı yoksa her ikisine birden mesaj amaçlı mı bilinmez, Mark Cavendish öne çıkıp tek başına tempo yükseltti. İkincisi, Strade Bianchi'den sonra burada da bas bas bağıran Cancellara'nın büyük yalnızlığı. Spartaküs, Siena'da tek başına birincilik kovalarken Sagan'ın gücü ve Moser'in dayanıklılığı karşısında yalnız kaldığında isyankar ruhunu dizginlemek zorunda kalmıştı. Bugün de koca kümenin içinde çok yalnız ve umursamaz gözüktü. Son olarak, pelotonun tembel çocuğu Andy Schleck'in yine yarışla çok ilgili gözükmeyen bıkkın hali gözüme takıldı. Ne olacak bu çocuk adamın hali bilinmez...


Son otuzdan itibaren ufak ufak tempo yükseldi, yirmi kilometre kala Blanco'nun gençlerinden Vanmarcke'nin kaçış denmesi doğru olmayacak sönük atağı yakalandı ve son tura kadar yarışın başından beri herkesin kafasının üstünde bekleyen kaza tedirginliğiyle, Toscanalı yaşlı teyzelerin bisikletle doğa turu hızındaki gidişat devam etti. Fakat son tur çanıyla beraber herkes işin eninde sonunda sprintle biteceğini hatırlamış olacak ki tren oluşturma çalışmaları başladı. Özellikle, geçen sezon Sagan'ı taşıma konusunda çok savruk gözüken Cannondale'in yer kapma konusundaki başarısı ve Ag2r'nin Belletti'ye bitişe doğru çok iyi ve zamanında destek vermesi dikkat çekiciydi. Ama kazananı belirleyen bu başarılı hamleler de olmadı.

Anlatımı boyunca Caner Eler'in dikkat çektiği son kilometre içindeki üst üste bir sağa bir sola iki dönüş yarışın ön kısmında organizasyon namına ne varsa tarumar etti ve yarış boyu birbirlerini tartan güreşçiler misali  er meydanında dönüp duran liderler, belki de en beklemedikleri anda, baş başa kaldılar. Bundan en büyük avantajı çıkaran, kaçak yolcular ve küçük trenler oldu, nitekim Belleti ve Matthew Goss en kritik anda en güçlü hamleyi yaptı ve kazanan son nefeste yaptığı hamleyle Avustralyalı oldu. Son anda yaptığı o hamle sırasındaki vücut dili ve uzun zaman sonra kazanmanın verdiği rahatlamayla coşku arasında gidip gelen sevinci, görülmeye değerdi.

                                   

Sprintin en büyük üç isminin birbirini kıracağı bir bitiş beklerken yağmurla beraber gelen bu tam manasıyla kaotik son, bütün gün ekrandan yayılan o buğulu manzaraya çok yakıştı. Ama Manxman'in drama değil liderlik peşinde olduğunu dünya alem biliyor. Tirreno-Adriatico'nun bu etabı, kazananıyla değil ama OPQS liderinin ve takımının bu mağlubiyete verdiği tepkiyle hatırlanabilir.

Hiç yorum yok

Leave a Reply

Blogroll

Katkıda bulunanlar

About